SON DAKİKA HABERİ: AK Parti Hatay Milletvekili ve TBMM Dijital Mecralar Komisyon Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Yayman, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in sunduğu Başkent Kulisi programında soruları cevapladı.
Hüseyin Yayman’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde;
DEPREMDEN SONRA HATAY’IN SON DURUMU
Yerküre üzerindeki en büyük depremdi. 25 bin kişi Hatay’da deprem şehidi oldu. 6 Şubat ikinci yıl dönümü yaklaşıyor. Yaraları sarıyoruz. Cumhurbaşkanımıza ve Bakanlarımıza Cumhur İttifakımıza şükranlarımı sunuyoruz. Çünkü Hatay yeniden ayağa kalkıyor. Gönül isterdi ki hiç bu deprem olmasın. Yeniden bu şehirde umudun yükselmesi için Cumhurbaşkanımız çok büyük bir ihya ve inşa dönemi başlattı. 50 bin konut yapıldı ve teslim edildi. Hatay’da 140 bin kişi hak sahibine ev vereceğiz. Yıl sonuna kadar bütün ihaleleri yapacağız geri kalanları.
Bizim milletimizin çok üstün özellikler var. Anadolu irfanı değdiğimiz kavrama yürekten inanmışız. Biz de o hissiyatın bir paydaşıyız. Narin cinayeti gibi olaylar milletimizin yüzde 10’unu bile temsil etmez. ‘Bana bir şey olmaz’ anlayışı yanlıştır. Bu anlayış depremde de işledi. Depreme dirençli yapılar inşa etmedik. Dere yatağına yerleşim yeri yaptık. Bu çok büyük bir ihmaldir. Artık 21. yüzyılda bunlar Türkiye’ye yakışmamaktadır. İstanbul’daki deprem için uyanık olmamız lazım.
Deprem ihmale gelmez. Fay hattının üzerinde evler olmaz. Bu meseleyi siyaset üstü bir mesele olarak ele almamız lazım.
BAHÇELİ’NİN TARİHİ ÇIKIŞI
Türkiye’de demokratik hukuk devleti içerisinde herkes fikirlerini dile getirir.
Sayın Bahçeli’nin açıklamalarını çok önemli buluyorum. Ortak gelecek inşa etmek bağlamında Bahçeli’nin açıklamalarını tarihi nitelikte bir açıklamalar olarak görüyorum.
Sayın Bahçeli diyor ki; bir terör var. Bir terörist başı var. PKK Kandil’de terörist başı da İmralı’da. Hem DEM Parti hem PKK terör örgütünün başında olan insanlar hep şunu diyorlar; “İrademiz Öcalan’dır.” Bahçeli de diyor ki; “Eğer sizin iradeniz Öcalan ise o Türkiye’ye getirilirken demişti ki ‘Ben tarihi sorumluluğumu yerine getirmeye hazırım. Sayın Bahçeli de referans vererek diyor ki; ‘Tarihi sözünün yerine getir ve PKK terör örgütünü lağvet ve silah bıraktığını ifade et’ diyor. Bu anlamda tarihidir önemlidir. Bunu tabiki farklı yöne çekenler oldur.
Bir kişi art niyetli ise; bunu nasıl söylersin diyor. İnsanın alnını karışlarlar. Devlet Bahçeli gibi ‘önce devletim’ demiş gündelik çıkarlara siyaseti alet etmeyen bir duruş sergilemiş bir kişiye böyle dersen bu durum komik olur.
Devlet Bahçeli’ye muhalefet edenler PKK’nın silah bırakmasına mı karşılar?
“ZAMAN AYARLI GÖRÜNMEZ EL…”
Ben Türkiye’de ne zaman silah bırakma konusu konuşulduğunda bir görünmez elin devreye girdiğini zaman ayarlı provokasyonlar yapıldığını görmekteyiz. Cumhurbaşkanımız BRICS için Rusya’daydı TUSAŞ saldırısı oldu. Obama ile görüşecekti Dağlıca saldırısı oldu. Biden ile görüşecekti İstiklal saldırısı oldu. Türkiye’de Türkiye’nin huzuruna yönelik zaman ayarlı bir görünmez elin olduğunu görüyoruz.
PKK terör örgütü MOSSAD’ın aklıyla hareket ederse sonu belli. Referansı 1071 olan, referansı Sultan Alparslan olan, referansı Çanakkale olan, referansı Tayyip Erdoğan olan bir tarihsel perspektiften bakarsanız olayı net bir şekilde görürsünüz. CIA’nın MOSSAD’ın aklıyla hareket ederseniz 2013’te böyle hareket ettiler. Diyarbakır Sur’da bombaları yığdılar, sen kim oluyorsun? Onlara açtıkları çukurları mezar ettik. Şimdi tekrar Hodri Meydan’. Türk Milleti 40 yıldır PKK’ya fırsat vermemiş.
ÖZGÜR ÖZEL’DEN ‘İMRALI ÇIKIŞININ’ ARDINDAN DİKKAT ÇEKEN AÇIKLAMA
Sayın Özgür Özel’i tanırım bilirim. Beraber siyaset yaptık. İsmet Paşa’nın doğu raporunu okuyup doğu turuna gitsin. SHP’nin 1991’de yazdığı bir rapor var. Ona baksın öyle gitsin. Güncelik siyaset yapıyor. Destek veriyorsa Allah razı olsun. Devlet Bey’in bu meselesinin tarihi olduğunu düşünüyorum.
DEVLET BAHÇELİ’DEN İÇ CEPHEDE BİRLİK MESAJI
Devlet Bey bu açıklamayı yapsa da yapmasa da İsrail’in şuanda Şam’ı bombalıyor ve Lübnan’a girdi. İsrail’in bu saldırgan tutumu devam ederken İran’ın durumu ortadayken Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendi menfaatlerini düşünmesinden doğal ne olabilir? Türkiye’nin bir siyasi eliti var ve üç oy almak için Türkiye’yi bölme noktasında asla geri adım atmıyorlar. Kimse buna müsaade etmez.
Süreci sonlandırmak için geçmişte de her türlü eylemi yaptılar.
Cumhurbaşkanımızın 1 Ekim Meclis konuşmasında özellikle altını çizdiği iç cephe konusu çok önemli. Bizim için ulusal güvenlik meselesidir. Aksi takdirde MİT pek çok ajan yakalıyor. Bütün bunlar Türkiye’nin iç barışına yönelik ciddi tehlikeler olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin geleceğini heba etmememiz lazım.
DİJİTAL PLATFORMLARA YÖNELİK DÜZENLEMELER
Siz hangi politikayı…uygularsanız uygulayın hangi stratejiyi hayata geçirmek isterseniz isteyin ne yapmanız gerekiyor? Bunu anlatmanız gerekiyor. Yani yaptığınız işin iletişimini yapmanız gerekiyor. Artık dünya değişti. Konvansiyonel medya dediğimiz gazete, televizyon dergilerle yapıyordunuz ama artık bu konvansiyonel medya yerini dijital bir çağ bıraktı. Dijital çağda da bunu siz başka alternatif kanallar mecralar vasıtasıyla yapabilirsiniz. Şimdi şunu dediğiniz o kadar önemli ki… Mesela bir deprem oldu 6 Şubat’ta. Depremin yarattığı bir yıkım var, tahribat var. 50 bin insan ölmüş, şehirler yok olmuş ve gerçekten çok büyük bir dram yaşanıyor.
Bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Bu yaşanan olayın yani depremin yarattığı yıkımdan daha büyük yıkımı sosyal medyada ırkçılık, nefret, ötekileştirme, dezenformasyonla siz başka bir şekilde bir deprem daha yapıyorsunuz. Bir sosyal medyada da başka bir deprem yapıyorsunuz.
Tabii bu aslında nasıl büyük bir riskle, tehditle karşı karşıya olduğumuzu görüyor. Aynen bunu bir diyelim ki orman yangınında aynı tavrı görebiliyorsunuz. Aynı tavrı bir sel afeti yaşandığında görebiliyorsunuz.
Orman yangınının yarattığı yangın tahribatından daha büyük bir yangını siz sosyal medyada işte burada otel yapacaklar diyorsunuz burada uçak yok diyorsunuz burada devletin ihmali var diyorsunuz. Büyük bir dezenformasyon yapıyor. Barajlar yıkılıyor diye insanlar ölümüne yol açılıyor, yalanlar atılıyor.
Baraj yıkıldı dediler ve orada maalesef hiç kimse de dönüp de ya kardeşim sen böyle dedin, niye bu dezenformasyonu yapıyorsun demedi. Dolayısıyla dijital çağ Dijital medya ve sosyal medya artık bir ulusal güvenlik meselesi.
Özellikle TikTok’da yayınlanan videolara baktığımızda işte oyun konsollarında, oyun platformlarında yaşanan bu odalarda yapılan sohbetlere bakıldığında nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Tehdit şudur; Ulus aşırı dijital şirketler Ulus aşırı dijital şirketler kendini Ulus devletin üzerinde görüyor. Egemenlik hakları çiğneniyor. Yasamanın üzerinde görüyor. Yürütmenin üzerinde görüyor. Yargının üzerinde görüyor. Toplumun üzerinde görüyor. Bir sosyal medya mahkemesi denen bir mahkeme var.
Ve orada sizi yargısız infaza tabi tutabiliyor. Veri mahremiyeti yok. Kişisel güvenlik yok. Kişisel itibar suikasti had safhada. Ve sosyal medya şu anda Irkçılık… Nefret… Ötekileştirme… Kadın ticareti… Pedofili… Ergen mobingi…
Her türlü olumsuzluğun merkezi haline gelmiş durumda.
Milli yazılımlara getirmemiz gerekiyor. Ve burada çocuklarımızı korumamız gerekiyor. Ben de anne baba olarak çocuklara muhakkak ben kendimde bir sosyal medya detoksu bazen bakıyorum ben de sanki bağımlı gibiyim. Sürekli telefona bakıyorum. Sosyal medya detoksu yapmamız gerekiyor. Bu dijital okuryazarlık meselesi çok önemli.
“BUNA DİJİTAL TEBA DİYORUZ”
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak ailenin korunması, bireyin korunması noktasında çok önemli. Mesela bu sosyal medya platformlarında din karşıtlığı, islamofobia çok yaygın bir tutum olarak gözüküyor. Sanki bir üst akıl ya da bir görünmez irade var. Yani sadece Türkiye’de değil tüm dünyada aileye savaş açmış durumda. Bireye savaş açmış durumda, topluma savaş açmış durumda. Toplumların değerlerine, inancına, Allah inancına savaş açmış durumda ve böyle farklı bir birey farklı bir vatandaş inşa etme noktasındalar. Buna dijital teba diyoruz biz.
Türkiye’de Instagram’ın 60 milyon takipçisi var. TikTok’un 35 milyon takipçisi var. Ve bu 35 milyon takipçi TikTok’tan gelen talimatlarla hareket ediyor. Bundan daha büyük bir milli güvenlik sorunu yok.
Dijitalleşme meselesini Gündelik siyasete asla alet edilmemeli.
Sürekli bir değersizleştirme, sürekli bir yargısız infazın yaşandığını çok net olarak görüyoruz.
Buradaki temel bize düşen görevler var. Bu ulus aşırı dijital şirketlere düşen görevler var.
“KOMİSYONDA DEĞERLENDİRECEĞİZ”
Biz parti olarak yasaklamalara karşıyız ama diğer taraftan da ben sokağa her çıktığımda insanlar diyor ki; “Ya bu TikTok’tan usandık kapatın” bunu diyor. Son tahlilde de kamu düzenini sağlamamız lazım, korumamız lazım, aileyi korumamız lazım, bireyi korumamız lazım yani bu Aslında bir dezenformasyonla mücadele yasası çıktı geçen sene. Ama uygulanmadı. Hiç uygulanmadı.
Sosyal medyayla ilgili bir hukuksal düzenleme yaptığınızda, yönetsel düzenleme yaptığınızda bir bakıyorsunuz yeni bir algoritmayla bu aşılıyor.
En kısa zamanda parlamento da yeni dönemde dijital telifi getireceğiz, komisyonda değerlendireceğiz, konuşacağız. Onun dışında da bu sosyal medyayla alakalı size de yansıyan bütün o şikayetler her zaman herhalde gündeminizde olacak. Her gün en az bir çok sayıda yani rakam söylemeyeyim şimdi.